Yetki mi sorumluluktan, sorumluluk mu yetkiden?İnsanların karakterleri nasıl birbirinden farklıysa, iş yapış biçimleri de çeşit çeşittir. Kimisi iş tanımı dâhilinde hareket etmek ister, daha fazlasını...
MARKA
NEDİR?
Workshoplarımda
birçok kişi hayallerinden bahsederken hep “kendi şirketimi kurmak
istiyorum…”; “kendi Restoranımı açmak istiyorum…”; “aile şirketini devir alacağım…”
gibi düşüncelerini paylaşıyorlar. Çok güzel düşünceler aslında ama iş
dünyasının o tarafında bulundum ve inanabilirsiniz ki çimler o tarafta daha
yeşil ve taze değiller. Çok çaba ve özgüven gerektirir kendi işinin patron
olmak. Davulun sesi uzaktan çok ama çok hoş gelir kulağa ancak bir kere kolları
sıvadınız mı gerçekten 7/24 hayatınız artık “bu” demektir. Bir iş sahibi olmak çok çekici
gelse de her zaman bilinmelidir ki – kendi adını veriyorsun o işe ve herkes
seni bu başarı/sızlık ile tanıyacak.
Bu sadece
bir yeni şirket açmak için de geçerli değil tabii ki; bir iş yerinde
çalıştığınızda da eğer kendi imajınızı önemsiyorsanız, yapmakta olduğunuz her
ne ise en iyisi olmak için çaba göstermelisiniz.
Misafir
Memnuniyeti ile ilgili olan Wokshop’ta katılımcılara şu soruyu sorarak
başlıyorum: “Bir marka sizce nedir?” Genellikle zorlayıcı cevaplar çıksa
da aslında yanıtı 3 basit kelime;
“Söz…
Deneyim… Hatıra…”
İlk yazımda
markanın önemi ve “koltuktaki vasıfsız” yöneticinin buna nasıl zarar
verebileceğinden bahsetmiştim. Peki, ama marka olmak nedir ve hatta marka
nedir?
MARKA =
SENİN SOYADINDIR.
Yani
yaptığın iş ne olursa olsun ona verdiğin değer, ona verdiğin addır.
Bir şirketi
büyük hayaller ile başarılara imza atacak düşüncesi ile kuruyorsunuz ve ona
beğendiğiniz ve/veya sevdiğiniz “O” adı veriyorsunuz. İşe aldığınız personel
(Yöneticiden en küçük ve değerli seviyedeki çalışana kadar) sizin önem
verdiğiniz kadar konuyu anlamış başarıyı elde edebilmek için sizin kadar
gönüllü müdür acaba???
Bir markayı
yaratmak kolay bir iş değil. Ne kadar sosyal veya “çevrem geniş” düşüncesinde
olursanız olun bir “söz” dür marka olmak. Yani insanların ürün veya hizmeti
sizden alması için bir “söz” dür. Size inanırlar ve doğal olarak da bir
beklenti oluşur.
Hizmet veya
ürünü tecrübe etmek üzere, hedef kitleniz ilk “deneyim”lerini yaşarlar. Bu, her
ilkte olduğu gibi heyecan, mutluluk ve tamamen pozitif bir zihin ile
gerçekleşir. Bu tecrübe ya bir “WOW!” ya da bir “Hmmm…” ile neticelenecektir.
İşte tam bu nokta da işveren olarak çok kuvvetli bir gözlemci olmanız gerekir.
Eğer işinizi maaşlı yöneticinize bırakmışsanız; işinizin %100 başarı elde
edeceğinin garantisini kim verebilir size? Ya da güvenerek aldığınız
yöneticiniz gerçekten de sizin vizyon ve misyonunuzu paylaşıyor mu? Sizin değer
verdiğiniz kadar değer veriyor mu işine… (işinize…)
Tabii ki
güveneceksiniz ekibinize, güvenmek zorundasınız. Ancak doğrudan irtibatı hiçbir
zaman kesmemeniz; yaşatılan “deneyim” in gerçekten sizin ilk şirketini
kurarkenki heyecan ile olmasını sağlamak büyük önem taşır.
Sizin
vizyon ve misyonunuzla yaşatılan deneyim bir “hatıra” ya dönüşür.
Deneyimlenen
her ne ise hep hatırlamalıyız ki günümüz sosyal medyası sayesinde
olumlu/olumsuz yazılan her şey orada kalır ve bir tıklama ile binlerce insanın
sizin hakkınızda ki düşüncesine yön verir.
Sizin
çalışanlara olan davranışınızın; bir ayna efekti ile müşterilerinize yansıyacağını
bilmek en güzel özetidir aslında.
Geçtiğimiz
günlerde bir alış-veriş merkezinde bir mağazadan alış-veriş yaptım. Kasaya
geldiğimde gördüklerim aslında o anda derhal elimdekileri bırakıp o olumsuz ve
huzursuz ortamdan uzaklaşmamı gerektirdi ancak eğitimci kimliğimin merakı ile
orada olup gözlem yapmanın daha enteresan olacağına karar verdim. Ve sahne!
Kasiyerlerden biri uzun boylu zayıf bir hanım diğeri ise daha topluca kısa
boylu. İkisi de kırmızı ruj sürmüş ancak birinin dişleri de rujun tadına
bakmış. İkisinin de üzerinde siyah pantolon ve beyaz gömlek; ancak hangisinden
geldiğini bilmesem de ter kokusundan başım döndü. Nihayet beni fark
ettiklerinde, hala birbirleri ile bir üst yöneticilerinden işittikleri azar
yüzünden birbirlerini suçluyorlardı (birbirlerine kullandıkları sözcükleri
buraya yazmam uygun olmayacaktır). Müşterileri olan “ben” i selamlamak bir yana
yüzüme bile bakmadan bir el işareti ile “uzat şu aldıklarını” der gibilerdi.
İşlemim sona erdiğinde, fişimi aldıktan sonra; “en tatlı sesimle” güzel ve
başarılı bir gün diledim ikisine de. O anda bir sessizlik oldu ve iki kasiyer
de o anda ilk defa yüzüme baktılar. Arkasından gelen, o ana kadar ki
ilgisizliğin bir özürü yerine “Ay sabah sekizden beri ayaktayız ve akşam
vardiyasına da kalmak zorunda kaldık” oldu.
Bu
bahsettiğim örnekteki şirket sahibi olmak ister misiniz? Şahsen istemem… Her ne
sebepten dolayı olursa olsun bir ekibin sağlıklı ve başarılı bir iş çıkarması
ancak verilen “söz” ün yaşatılan “deneyim” ile harmanlanması ve dolaysıyla da
unutulmaz ve tekrar tekrar arzulanan bir “hatıra” haline dönüştürmek bizim
elimizde. Şirketinizin markası, sizin adınızdır.
Başarılı ve
bol motivasyonlu bir hafta dilerim.
Yetki mi sorumluluktan, sorumluluk mu yetkiden?İnsanların karakterleri nasıl birbirinden farklıysa, iş yapış biçimleri de çeşit çeşittir. Kimisi iş tanımı dâhilinde hareket etmek ister, daha fazlasını...
WORKSHOP Workshop'lar umut veren etkinliklerdir. Çok büyük sözlerle satılırlar ancak sözler çoğu zaman öğrencilerin eğitimcinin uzman bir eğitimciden uzak olduğunu anlamasıyla hayal kırıklığı ile neti...
KOPYA ÇEKMEYE İZİN VAR! Başarılı insanların ardından bakıp kendini mutsuz hissetmektense, onları örnek almak gerekir. Düşünüldüğünde; herkezin çevresinde muhakkak bir tane “WOW! Ne müthiş bir insan!” ...
SİZE 10 SIR VEREYİM Mİ? BAŞARI NEDİR? Başarının anlamı kişiden kişiye değişir. Biri için "başarı" olan bir diğeri için sadece başlangıç olabilir. O nedenle başarının kesin bir tarifi yoktur. Anthony R...
ŞİKAYET ETMEYİ BIRAK! İki aylık müthiş bir tatil sonrasında tekrardan işbaşı yapmaya hazırlandığım bu dönemde bir İnsan Kaynakları, Eğitim ve Kalite Direktörü olarak gördüğüm manzara beni şaşkına uğra...
İŞİNDE İYİ “OLMA” Evet, doğru okudunuz işinizde iyi olmayın. İnsanlar işlerinde iyi oldukları için uzun seneler eziyet çekmiştir. Çünkü işinde iyi olana duyulan güven duygusu, farkında olmadan baskı y...